29 Temmuz 2020 Çarşamba

1 İzlenen, 1 Okunan, Savaş bir hastalıktır!!


“Savaş bir macera değildir. Bu bir hastalıktır.” - Antoine de Saint-Exupéry
 
Aslında şuan bahsedicem soykırım ve savaş konulu film ve kitabı izleyeli ve okuyalı 15 günden fazla olmuştur. Ve yazmak konusunda pek emin değildim. Bir çok kişinin bildiğini de düşünüyorum. Ama Sevgili Kaplan Dairly Anadolu'nun Hayaletleri adında sözde Ermeni soykırımı anlatan bir kitabı çevirmeye başlaması bu yazı yazmaya beni heveslendirmiş oldu. Olaylara farklı bakış açısı kazanmak adına tarih sever bir insan olarak kitabı çok merakla okuyacağımı düşünüyorum. Şimdi gelelim benim 1 izlenen ve 1 okunanıma..


Piyanist:
Film Polonya'nın en yetenekli ve başarılı piyanistlerinden biri olan Szpilman'nın, 1939 yılında II. Dünya savaşını  başlamasıyla Nazilerin Polonya'yı işgal etmesiyle olaylar gelişiyor. Szpilman'nın ve ailesi yahudi oldukları için ilk başlarda sadece belirli miktarda paraya sahip olabilmeleri, kafe ve restoranlara girmelerinin yasaklanması, sokaklarda dışlanmaları, Yahudi olduklarını belli edecek kol bantları takmaya zorlanmaları ile süreç daha da hızlanıyor. Ve Yahudilerin katledilmesiyle soykırımı haline dönüşüyor. Filmi izlerken insanların yaşamış oldukları korkuyu, eziyeti, aç ve susuz sefalet için kalmalarını, sokaklarda Naziler tarafında öldürülen cesetlere sık sık tanık oluyoruz. Ve her Nazi askerinin kötü olmadığı gördüğümüz trajedik bir filmdi.



İncir Kuşları - Sinan Yağmur : 
Okuduğum en sürükleyici kitaplarda biriydi. Annem yemek yemeğe çağırmış olmasaydı. Bir oturuşta bitiricektim. Aslında çok uzun süredir aklımdaydı. Lisedeki tarih hocamızın önerisiydi. Sınıftaki okuyan herkes ve benden önce okuyan annem ve babam da aynı fikirde, çok sürükleyici ve etkileyici bir roman olduğunu düşünüyorlar. Kitabın konusu için direk arka kısmındaki açıklamayı aynen alıyorum buraya.

Aynı ırktan geliyorlardı. Aynı dili konuşuyorlardı. Bir tek dinleri farklıydı. Biri Müslüman Boşnak genci, diğeri ise Hıristiyan Sırp’tı. İkisi de konservatuardaki aynı Boşnak kızına âşık olmuşlardı. Ve bir gün bu iki genç, güzeller güzeli Suada’ya aşklarını ilan ettiler. Ancak gençlerden biri aşkına karşılık bulmuş, diğeri ise “Kalbimde iki kişiye yer yok” cevabını almıştı. Takvim yaprakları 6 Nisan 1992’yi gösterirken bir bomba düştü beyaz zambakların açtığı yüreklere… Suada patlak veren savaşın estirdiği rüzgârda âdeta savrulan bir yaprak gibiydi. Savruldu, savruldu, savruldu… Sonra da kader onu bir zamanlar ‘hayır’ dediği genç adamın eline esir düşürdü. Genç adam, o gün ela gözlü çöl ahusuna bakmış “Kader bizi ne inanılmaz bir şekilde birleştirdi, görüyor musun Suada?” demişti. Modern zamanlarda Avrupa’da yaşanmış bir soykırımda, kadere inananların romanıdır İncir Kuşları…

Gerçekten yakın bir tarihte barışı korumak adına sözde bir çok çalışma varken bu soykırıma seyirci kalınması çok üzücü. Ve aynı ırktan olmalarına rağmen müslüman oldukları için Bosnalılara Türkler şeklinde hitap edilmesi. Türk düşmanlığının korkunç bir gerçeği. En sinirimi bozan binler kadına defalarca hamile kalasıya kadar tecavüz edilmesi.. Ve şuan 20'li yaşlarında tecavüz sonuçunda doğan bir çok madur çocuk var. Bu nefretimi nasıl anlatırım bilmiyorum.

Birde Trt'nin konuyla ilgili yapmış olduğu bir belgesel var. Mavi Kelebeklerin İzinde.. Adı neden böyle biliyor musunuz ?? Katledilen müslümanlar toplu mezarla gömülmüş. Bu mezarları bulmaya çalışırken bazı yerlere mavi kelebeklerin toplandığını görüyorlar. Ve araştırılınca gömülen cesetlerin toprağa karışarak toprağı mineral ve vitamin yönünden zenginleştirdiği ve mavi kelebeklerin beslendiği bir bitkinin artırtığı bulunmuş. Ve bu şekilde mezarla ulaşılmış.


48 yorum:

  1. Mavi Kelebekler, ne acı bir durum.

    YanıtlaSil
  2. Tarih okumak çok önemli. Bugün yaşanan sıkıntıların altında binlerce yıllık sömürge sistemlerinin, politik manevraların etkisi çok büyük. hangi yakadan bakarsanız o yakanın gözünden öbür yakayı suçlarsınız, bu nedenle insanın sentez yeteneğini kullanması çok önemli... Ve içine girmek, uzaktan atıp tutmak yerinde o iki topluluğu da ayrı ayrı anlamaya çalışmak. Political and social conflict management alanı (türkçesini bilemedim kusura bakmayın) ve yakın dönem tarihi malesef çok eksik kaldığımız bir alan bizim ülkemizdeki eğitim sistemimizde.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle çok hakkısınız. Bu günü anlamak adına tarih çok kıymetli. Tarihe yaklaşımımızın objektif olması için iki tarafında ele almarak değerlendirmek en doğrusu. Ve evet biz genelde Osmanlı tarihi ve Kurtuluş Savaşı ağırlı bir tarih öğreniyoruz. Oysaki tarih çok geniş bir disiplin.

      Sil
  3. Harika bir paylaşım olmuş Yankım. Seçkilerinin hepsi de çok kıymetli. Kitabı okumak isterim. Mavi Kelebeklerin hikayesini de sayende öğrenmiş oldum. Çokkkkk teşekkür ederim bu değerli içerik için☺️🧿⭐🤚

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne demek asıl ben bu güzel yorumlar için teşekkür ederim. ☺

      Sil
  4. Piyanisti seyrettim güzel filmdi

    YanıtlaSil
  5. Edmund Burke'ın şu sözü de son derece etkileyici ve %100 doğru.
    “Savaş, bulduğu ülkeyi bir daha bırakmaz.”
    The Piyanist listemdeki ilk 5'e kesin girer. Olağanüstü bir film gerçekten.
    Savaştan beslenen menfaatçi büyükbaşlar varken soykırımlar da, savaşlar da periyodik aralıklarla devam edecek, diyorum. Ne yazık ki :((

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlile doğru bir sözmüş. Malesef bizim coğrafyamızı da bırakmadığı gibi :( Evet ismi, bahanesi değirir ve tekrarlar..

      Sil
  6. Yakın bir tarihde de aslında bu algının olduğunu gördüm kitabı okurken.

    YanıtlaSil
  7. Piyanist filmini izledim. İncir Kuşları romanını da okudum. İkisi de büyük dramlar içeren güzel eserler. Ne yazık ki, tarih boyunca insanlar büyük acılar yaşamışlar. Bu olayları öğrenince insanlığımdan utanıyorum. Savaştan nefret ediyorum. Birilerinin iktidar ve para kazanma amacını güden ama masum insanları perişan eden bir olay. Yahudisi, Ermenisi, Rumu ve Müslümanı bir arada çok güzel yaşamışlar bu topraklarda, güzel komşuluklar yapmışlar. Fakat sonra, pek çoğu hak etmedikleri büyük acılar çekmişler. İnsanın canını yakıyor, üzülüyoruz, yapılan haksızlıklara isyan ediyoruz.
    Mavi Kelebekler'in hikayesini biliyorum ama belgeseli izleyip izlemediğimi tam olarak hatırlayamadım.
    Hangi milletten olursa olsun masum kişilere yapılan eziyetleri, onları topraklarından sürüp ölüme itenleri lanetliyorum.

    YanıtlaSil
  8. Ahhh o film... Kaç kez izledim bilmiyorum. Hatta en son 3 ay önce izledim.. Çok iyi filmdi gerçekten

    YanıtlaSil
  9. "PİYANİST" İyiliğin içinde kötülüğün, kötülüğün içinde iyiliğin olduğunu en iyi anlatan filmlerden bana göre de. İki, üç kez izlediğim ender filmlerden.

    6 dil bilen Boşnak bir arkadaşım yabancı bir tv kanalının (BBC idi galiba)çektiği bir Srebrenitsa belgeseli için tercümanlık yapmıştı. Konusu katliamın kadın mağdurları olan bu belgeselin çekimleri bittikten yıllar sonra bile o görüşmelerden sonra başka biri olduğunu söylerdi :(

    Kitabı not alıyorum, teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet Piyanist izlerken bazı genellemelerin aslında doğru olmadığı gösteriyor.
      Rica ederim. Bence seversiniz.

      Sil
  10. piyanisti seyretmedim sırada bekliyor. İncir kuşları okuduğum güzel bir kitaptı.

    YanıtlaSil
  11. incir kuşlarının konusu, suada, bir de mavi kelebekler, bu ikisi de ne etkileyiciymiş yaa, valla bu yazın sarsıcı oldu :)

    YanıtlaSil
  12. Piyanist'i ben de çok izlemek istiyorum ama şu sıralar sanırım benim için doğru zaman değil. Sinan Akyüz'ün incir kuşlarında işlediği konu gerçekten yürek parçalıyor. Bir de gerçek olduğunu öğrenince insan zor yutkunuyor. :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En kötü gerçek olmaları. Keşke kurgu olsalardı :(

      Sil
  13. Piyanist etkileyici bir filmdi.
    Mavi kelebeklerin olayı çok üzücü geldi birden.Dünyada herşey birbirinden besleniyor sanırım.

    YanıtlaSil
  14. Evet çok ürkütücü bir sahneydi. Karşı apartmandan hiçbir şey yapamadan yaşananları izlemeye mecbur kalmaları ve annenin o anda ki çığlığı.. :(
    O filmi izlemedim. Aklımda bulunsun.
    Hayat işte acısı tatlısıyla geçiyor. İyi bayramlar.. :)

    YanıtlaSil
  15. Piyanisti izlemiştim,Adrien Brody etkileyici bir performans göstermişti..Mavi Kelebekler hikayesini de duymamıştık,ilk defa burda duyduk..Bence de savaşlar bir hastalıktır..Emeğinize sağlık..😊

    YanıtlaSil
  16. Piyanist bakmak istediğim ama bir türlü fırsat yaratıp bakamadığım film:(

    Mavi Kelebeklerin hikayesini de kardeşim trt dizisini seyrederken söylemişti :((

    Teşekkürler yazı için ve iyi bayramlar :))

    YanıtlaSil
  17. Tarih genel kapsamlı olarak insanın yaşamına dahil etmesi gereken, en az nefes kadar önemli bir şey olduğunu düşünmekteyim. Tarihin sadece insanın bulunduğu coğrafyanın geçmişini değil dünya içerisinde tüm bulunan ülkelerin tarihi hakkında fikir sahibi olunması gerektiğini düşünmekteyim. Hayatta nasıl insanlar hep yanımızda yer almıyorsa tüm ülkelerde yanımızda yer almıyor. Kimisi yanımızda kimisi karşımızda. Yanındakini ve karşısındaki tanımayan, hatta kendisinin nasıl tanıtıldığını dahi bilmeyen bir insanın yaşamın ta kendisi olan tarihin içinde sürüklenip kaybolmasının an meselesi olduğunu düşünüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bence de öyle tarih sadece bizden iberet değil çok geniş bir dünya.. Kendini, dostunu, düşmanını iyi bilmeli..

      Sil
  18. Güzel bir filme benziyor boş vaktim olursa izlemeyi deneyeceğim

    YanıtlaSil
  19. Ah Piyanist filmi çok etkileyiciydi..
    Mavi kelebekler olayı hep içimi sızlatır..

    YanıtlaSil
  20. Piyanist çok etkileyiciydi gerçekten.
    İncir Kuşları kitabını uzun süredir merak ediyorum ama okuma fırsatım olmadı henüz.
    Mavi kelebekleri duymuştum sanki ama okuyunca yeniden yüreğim sızladı..

    YanıtlaSil
  21. Mavi kelebekler belkide duyduğum en etkileyici olaydı hala duyduğumda içim acıyor 😞

    YanıtlaSil
  22. Zulüm dünyada bir türlü bitmiyor maalesef ve gücü yeten karşısındakini eziyor, bu böyle gelmiş ve sanırım böyle gidecek bu durumda tabi içimizi dağlıyor.

    YanıtlaSil
  23. piyanist oldukça vurucu şiddet sahnelerine sahipti. adrien brody'nin oyunculuğu da muhteşemdi.

    YanıtlaSil
  24. ikisi de uzun zamandır aklımda ama karşılaşacağım dramı tahmin ettiğimden yakın zamanda bakamam hep böyle diye diye erteledim belki de :( daha fazla üzülmek istemediğim bir dönemdeyim. bu süreç biterse bakacağım inşallah. mavi kelebekleri biliyorum ama belgeselini izlemedim. bir kitapta kısaca okumuştum sadece.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Üzülmeyi kaldıramazsanız ertelemek daha doğru olur bence de

      Sil
  25. Mavi Kelebeklerin hikayesini kendi hikayemde kaleme almıştım. Bir Boşnak olarak savaşın yüreklerimizde bıraktığı acıyı silmek mümkün değil.

    Şöyle der kıymetli Aliya İzzetbegoviç : "Saraybosna’yı, Mostar’ı gezerken göreceksiniz ki, bizim şehirlerimizde park yoktur. Bütün parklarımız şehitlerimizin istiratgahı olmuştur. Boşnakların en mahir işlerinden biri de mezar taşıdır. Bu sözün ne anlama geldiğini şehirlerimizin dört bir köşesinde karşınıza çıkacak şehitliklerimizde göreceksiniz. Dünya Bosna’yı o mucizeyi ve onurlu direnişiyle hatırlasın istesem de bizim yüreğimizde sakladığımız ama yine de yüzümüze yansıyan şey “acı”dır. Lütfen bize acımayın. Bahsettiğim bu acı ancak bir Boşnak’ın anlayabileceği ve hakkıyla yaşayabileceği bir histir."

    Harika bir paylaşım olmuş. Ellerinize sağlık.
    https://tanerkoc.blogspot.com/2019/12/sari-bisiklet.html
    (benim hikayem )

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hikayenizi okudum emeğinize sağlık. Keşke böyle şeyleri hiç yaşanmasa hiç bilmesek ve hiç yazmasak değil mi? Aslında Aliya İzzetbegoviç bu sözleri her şeyi de tüm gerçekliğiyle açıklıyor :(

      Sil