Eski ama çok da eski olmayan bir içte dökme yazısıdır.

Bu yazıyı okumayı seviyorum bilmiyorum belki de gelen güzel yorumlardan ötürü. Burda gözünümün önünde dursun istedim. Ara bakmak istiyorum. 


Bu hafta ben #1 (16 Mayıs 2020 Cumartesi)

Sevgili ben, 

Biliyorum buraya mutluluklarını yazmak istedin. Pek başaramadın sanki. Bir çok konu var aklında, yazmak istediğin ama olmuyor. Başlıyorsun, onların sonu gelmiyor. Hep bir yarım kalıyorlar. Hep bir karamsarlar. Sanki okuyanları mutsuz edicekmişsin hissine kapılıyorsun. Mutlu olsun diye uğraşıyorsun ama şu sıralar pek de mutlu değilsin. Peki sen de böyle yaz. Notlar al kendine neler hissediyosun, neler yapıyosun, birleştir onları öyle yaz herkes gibi yazamıyorsan kendin gibi yaz. Deli gibi her zaman yaptığın gibi kendinle konuşarak yaz.

Üzgünüm bu haftan çok boş geçti. Hiç bir şey yapmak istemedim. Boş boş oturdun etrafı seyrettin. Filmler, diziler izlemek istiyorsun ama berbat bir internetin var. Okumak istedin. Uzun süredir evde olan İskender Pala'nın kitapları vardı. Annenin tavsiyesiyle Şah ve Sultan'a başladın ama gitmedi gitmedi gitmedi. Bir kaç sayfa okudun attın bir kenara. Ders çalışman lazımdı. Hani kpss falan vardı. Çalışabildin  mi hayır. Baktın kitapların yüzüne canın istemiyor diye kalktın. Biliyorum şuan çok zorlanıyorsun. 4 yıl boyunca yanlış bir bölüm okudun. Aslında bir o kadar gerekli bir meslek olan ama asla Türkiye'de değeri anlaşılamayan ve seninde pek de yaparken mutlu olamayacağın bir bölüm okudun. Oldu ve kpss'den 90 ve üstü bir puan aldın -ki bu gidişle baya zor-  yapmak istemiyosun ki o mesleği. Tekrardan başka bir bölüm okumak çok zor geliyor sana. Acaba yüksek lisans mı yapsam diyosun ama hiç bir şey belli değil kafanda. Bölüm tercihin gibi de olsun istemiyosun. Yazması, düşünmesi hepsi içini bunaltıyor. Sonuçta şuan ki kararların geleceğini etkilicek. Umarım yıllar sonra bu yazdıklarını okurken başardım diyebiliyorsundur umarım.. lütfen..

Aslında her şey normal gitmiş olsaydı. Son finallerine giriyor olucaktan biliyorsun. Bi 15 gün sonra falan mezundun. Ama bu corona... Vizeler ödevlerle halloldu. Finallerininin tarihi açıklandı. Bayramdan sonra olucak ama belli değil online sınav mı olucak ödev mi olucak. Bir an önce açıklasa değil mi sevgili üniversitesite hocaların. Stajda olmayacak kesinleşti. Onu online yapıcaklarmış. Belli değil tam. Bitirme sınavı da belli değil. Her şey bir muallakta. 

Blog için açmış olduğun instgaram hesabınıda kapattın. Biran da öyle yapmak istedin ve yaptın. Pişman mısın? Galiba Hayır. Umarım bir gün blogun içinde aynı şeyi yapmaya kalkmazsın.

Şuan saçma bi seyle uğraşıyosun. Buraya yazamazsın. Ama sen  hatırlıcaksın ilerde bunu okuduğunda. Gülüceksin belki de bir burukluk hissediceksin. Ama yaptın bir delilik. Umarım kardeşin buraya kadar okumamıştır. Yok ya biliyosun onu. Okumayı sevmez. Okuduysadan duydurursun bi şey. 

Dün 15 mayısdi. Minik kardeşinin doğum günüydü. 7 yaşına girdi. Kardeşin annenden 2 katlı pasta istedi. Ne yazık ki 2 katlı pastanız olmadı. Annenle üstündeki 2. katı aldınız. Tek kata falan düşürmeye çalıştınız. Çilek, kivi, muz, çikolata parçacıklarıyla süslemeye çalıştınız ama yok olmadı onun şekli. Tabi bunu yaparken minik kardeşin gıcık etti seni. Küsüştünüz. Sonra pastam olmadı, doğum günüm kötü geçiyor diye ağladı falan. Ama barıştınız sonra. Uzun bir aradan sonra ilk  defa üstüne güzel bişeyler giydin. Pijamayı çıkardın. Pantalonunu biraz zor giydin. Ama yok kilo falan almadın canım. Giymediğinde öyle. Biraz giysen açılır. Kendi kendine düşündün. Kaç ay oldu çıkmayalı dışarı. En son 17 Martta çıktın. Saymak istemiyosun hayır hayır. Kuralla herkes bizim kadar uysaydı keşke değil mi ? Herkes çıkmaya başladı. Bir biz çıkmıyoruz diye söyleniyorsun. Temelli bir kurtulalım öyle çıkıcaksın inşallah. Nerde kalmıştım. Evet evet üstünü giyindin. Kutladınız doğum gününü. Şekli kötüydü pastanın ama tadı gayet güzeldi. Hediyesi alınmıştı kardeşinin. Hani kendi kendine söyleniyordu. Minik kardeşin: "Allahım lütfen coronadan ölmeden tabletim olur ve pubg mobile indirip oynarım." diyordu. Doğum gününden 15 gün önce kargosu geldi. İndirdi pubg mobile'ni oynuyor bile.

Ve son olarak bir çok insanın beğenmeyeceğini düşündüğün ama seni aşrı gaza getiren Sabaton-The Last Stand şarkısına bu hafta taktın. Tekrar tekrar dinledin.



ankarapostası :

Umutsuz olma bir kaderimiz var onu yaşıyoruz.

Bazen bende de olur da çabuk atlatırım. Nefes alıyorum, koşuyorum, yürüyorum diye teselli ederim kendimi


Mutlu Anlar Koleksiyoncusu :

İlk defa yazdığım bir yorum, metin sınırına takıldı. İkiye bölerek yolluyorum :)

(1)Bugün, neden blog yazdığımı ve diğer blogger'larla ilişkimi düşündüm. Çoğuna sık uğramasam da aslında onlarca blogda geziniyorum. Belki bir kısmına sadece bir kez gittim. Etkileşim az olsa da gittiğim yeri yeterince gözlemlerim. Dolayısıyla bir okur olarak kıyaslama şansına sahibim. Demişsin ya "herkes gibi yazamıyorsan kendin gibi yaz" diye, e zaten böyle olmalı. Kendin gibi olmazsan neden buraya gelelim ki? Ünlü olmak mı hayalin ya da blog reklamcılığından zengin mi olacaksın, o zaman durum değişir; ama bunlar değilse amacın, buradaki en değerli yaklaşım zaten kendin olmak. Kendin olarak yazdığın için, ben de sana böyle bir yorum yazıyorum. Ayrıca "herkes gibi" yazanlar diye andığın diğer pek çok bloğun içeriği o kadar da iyi değil. Ama bu yazı gerçekten iyi.

Yorumun devamında, söylediklerin hakkında konuşmak istiyorum. Ama nasihat verir gibi bir role girmeyi de hiç tercih etmem. Tabii böyle olması muhtemel, ancak sen bunun bir nasihat olduğunu düşünme lütfen :)

Senden alıntılayarak yazabilir miyim? İzin verdiğini varsayarak, bir adli tıp uzmanı gibi, yazını parçalayacağım :)

[Biliyorum buraya mutluluklarını yazmak istedin.]
Niyet güzel. Gerçekleşmemiş olsa bile -ki burası tartışılır- 1-0 öndesin bu durumda. Çünkü niyet önemli.

[Sanki okuyanları mutsuz edicekmişsin hissine kapılıyorsun.]
Kendi blog deneyimimde "okuyanlar"ı çok önemsiyorum. Okuyanların olmasını ve oldukları için o okuyanları... Ama sayılarından söz etmiyorum. 1 kişi benim yazımı okuduğunda şaşırıyorum ve mutlu oluyorum. Bu daha fazlaysa katlanıyor, ama "1" benim için yeterli. Bu açıdan "okuyanlar" çok değerli. Bir insanı mutsuz etmek. Beni gerçekten mutsuz edebilir misin? Bunu başarırsan kendini şanslı kabul etmelisin. Bu kadar sanal bir ortamda birilerini mutsuz edebileceksen, mutlu ettiğinde olduğu gibi buna da sevinmelisin :)

(2) [Deli gibi her zaman yaptığın gibi kendinle konuşarak yaz.]
Bunun iyi yanı ne biliyor musun? Hem gerçeklik katar, hem de kendinle konuşmak o canını sıkan meselelere karşı seni dengeler. İçinde büyüteceğine, yazarak küçültüyorsun, ne mutlu sana :)

[4 yıl boyunca yanlış bir bölüm okudun.]
Pek çok insanın ortak kaderi... Ömür ve zaman çok alakalı kelimeler. Senin edilgen zamanın doğumundan önce yaşanan zaman. Hayatın sona erince zaman da bitecek senin için. Bu açıdan zaman, geometrideki "ışın" kavramına benzer, ama tersten. Sonu belli, başı belli değil. Herkesin kendine göre zamanı algılayışı ve yaşayışı var. Fakat değişmeyen şey zamanın değiştiği. ("Geçtiği" de diyebiliriz.) 4 yıl mutsuzsan ve bundan sonra mutlu olacağın başka şeyler varsa onlara yönelebilirsin. Bu çağın acayip imkanları bulunuyor. Kendi imkanların müsaitse ve bu illa ki önemliyse yeniden üniversite okumayı da düşünebilirsin. Lisans veya yüksek lisans. Kendi üniversite hayatımı düşünüyorum. Bölüm birincimiz, sınıfın yaş ortalamasından 10 yaş daha büyüktü. Evliydi, çocuğu vardı, ama istedi, kazandı ve başardı. Bu durum bazı açılardan dezavantajlı görünebilir ama en avantajlı kısmı da şu ki üniversite biraz daha olgunlaşınca okununca sanki daha iyi olabilir. Elbette beceri, yatkınlık göz önünde bulundurulması gereken şeyler; ama insan istediğini yapabilir ve hiçbir zaman hiçbir şey için geç değil, yaşıyoruz neticede, şükür :)

[Yazması, düşünmesi hepsi içini bunaltıyor. Sonuçta şuan ki kararların geleceğini etkilicek. Umarım yıllar sonra bu yazdıklarını okurken başardım diyebiliyorsundur umarım.]
Düşünebilmek... Ya düşünemeseydin? Mesela bu yazıyı yazabilecek halde olmasaydın? Bunu hiç hayal etmiş miydin? Nasıl ki güzel bir yemek yediğinde ağzının tadı değişir, belki keyiflenirsin; ama yemek kötüyse miden bulanabilir, hatta kusabilirsin. Aynı mide, farklı tepkiler. Düşünmek de böyle. Bunalmak, sürecin bir parçası. Kararların geleceğini etkilemeyecek, bugününü etkileyecek. "Bugün"lerde yaşarsın. "Gelecek" diye kalın duvarlı bir kale inşa ettiğinde, surlarına bakar bakar durursun. Bugün mutlu ol, bugün anı yaşa, bugün hatıra biriktir, bugün kendin için iyi şeyler yap. İstesen de istemesende bugün hayatında olan her şey bir dönüşüme sahne olacak ve önündeki zamanı etkileyecek. "Yıllar sonra"ya gerek yok, bugün için düşünelim. Yazını okumuş biri olarak, sana söylebilirim ki sen başardın! Neyi mi? Kendini dinlemeyi, düşünmeyi ve bu bağlamda duyduklarını hem kendinle hem de başkalarıyla paylaşabilmeyi başardın. Kendinden kaçmadın, kendinle savaşmadın; kendinle sohbet ettin. Ben de yan masadan kulak misafiri oluyorum :)

[Blog için açmış olduğun instgaram hesabınıda kapattın. (...) Umarım bir gün blogun içinde aynı şeyi yapmaya kalkmazsın.]
Burası hiç kuşkusuz Instagram'dan farklı. Her zaman için daha değerli görüyorum ve burada harcanan emek ve salınan duygu diğerinin plastikliği yanında hayli doğal. Şuraya yazıp bıraktığın yazılar, gelecekte çok daha kıymetlenecek. Büyüyeceksin, hayatın farklı şekillere girecek, rollerin değişecek, dönüşeceksin ve mesela bu yazı o gün istesen de elde edemeyeceğin bir değer ortaya koyacak. Eğer blogunu kapatırsan bile bu yazılarını bir yere al ve sakla. Hatta bugün blogunu yedeklemeyi düşünebilirsin :)

[Kuralla herkes bizim kadar uysaydı keşke değil mi ? Herkes çıkmaya başladı. Bir biz çıkmıyoruz diye söyleniyorsun. Temelli bir kurtulalım öyle çıkıcaksın inşallah.]
Şakası olmayan bir hastalık. Belki sıcaktan bile yoruluyor olabilirsin yaşadığın yerde. Ama azıcık daha sabır. Pişmanlığı telafi edilemeyecek bir şey bu salgın. Sağlık diliyorum sana da, herkese de :)

Bitti, bu kadar yeter :) Neşeli sevgilerle :)


Mor Düşler Kitaplığı :

İlk kısmını okurken kendi hayatımı okuyorum sanki diye düşündüm. Benzer şeyler yaşıyoruz demek ki :)
Kardeşinin doğum günü kutlu olsun :)


sessizgemi :

heey geçecek bu günleer :) güzel bir iç dökme yazısı olmuş :) ben de bölümü severek seçmiştim ama iş imkanı hiç yok hata etmiş de olabilirim bu yüzden ama denedim diye düşünüp pişmanlık duymak istemiyorum. kpss ales yds ben de ders çalışmalıyım bunlar için ama şuan sadece ingilizceye yoğunlaştım diğerleri gözümün içine bakıyor öyle bakalım ne olacak. ay pozitif olalım hayat yeterince bayat biz iyi düşünelim güzelleşsin :) geçecek hepsi :) pasta filan tatlı bi anı olmuş bu kardeşler hep aynı işte şirin :)


Hanife Ertaş :

Dertlenebilirsin yaptıklarından memnun kalmayabilirsin sürekli hata yaptığını düşünebilirsin, ama lütfen ümitsiz olma. Çünkü ümidini kaybedersen işte o zaman sıkıntıdasın demektir. Çoğumuz aynı yollardan geçtik bunu unutma. Ama bu yoldan çıkanlar asla pes etmeyenlerdi. Üniversite bitince 2 yıl kpss çalıştım, olmadı. Pes etmedim, banka sınavlarına çalıştım olmadı, yine pes etmedim. Herkesin girme çok zor kazanamazsın dediği mali müşavirlik sınavına girdim hem de dünyanın masrafını ederek. Ne oldu biliyor musun ilk girişimde kazandım. Şimdi de bu meslekte kadınlar çok zorluk çeker çok ezilirsin diyorlar. Yani anlayacağın pes etmek için kendin de dahil sürekli bir bahane vardır. Ama yola devam etmeni tek sen sağlarsın. Bence ne yapman gerektiğini de en iyi sen bilirsin. Bence başaracaksın sadece kendine inan��


Sanırım en fazla gelecek kaygısı çeken nesiliz, benzer şeyleri zaman zaman ben de düşünüyorum. Okuduğum bölümü sevmezken, çift anadal yaparak daha sevdiğim bölüme başladım, devam ediyorum. Bu yüzden bazen olumsuz düşüncelerime ara verip, sonuçta insanın karşısına fırsatlar çıkıyor diye düşünmeye çalışıyorum. Tabii her zaman olmuyor bu düşünceler, ben de biraz karamsar biriyim ama olsun insanız. :D
Bloguma insta açıp, sonrasında ben de kapatmıştım, hatta kişisel hesabım da donuk şu an. Blog daha güzel bir ortam :))
Kardeşinin doğum günü kutlu olsun, sevgiyle :)
  

 

Sanatlı Pencerem :

Hep belirsizlikten oluyor bunlar kendimden biliyorum çünkü aynı durumu yaşıyorum . Umarım kardeşin bağımlısı olmaz oyunun :) gerçeği coronadan ölmeden oynamak isteyen biri zaten bağımlısı olmuştur 

 

tosbağa günlüğü :

Mutlu da yazsan mutsuzluktan da bahsetsen ben keyifle okuyorum. Umarım yazmayı bırakmasın:))


Pastel :

Umutsuzluğa kapılmak çok doğal ve herkesin yaşadığı bir durum. İyi dileklerimi gönderiyorum. Hiçbirimizin durumu belli değil. Öyle düşün. Benim okulum saçmalıyor mesela bakalım ne olacak. Okulumuzu uzatma ihtimalleri bile var. Her şey "normale" dönsün gerisi önemli değil diyorum. Umarım gelecekle ilgili önüne değerlendireceğin harika fırsatlar çıkar. :) Böyle zamanlarda hiçbir şey yapmak istemiyor insan biliyorum kendini mutlu edecek şeyleri dene bence. :) Sınav zamanlarımda ben çok stresleniyordum. Şimdi bomboşum, hiçbir işim yok gerçi stres yine var malum korona. Ama keike kendime biraz zaman ayırıp yalnız böyle sevdiğim aktiviteleri yapsaymışım stresten kendimi yiyeceğime diyorum 😂😂 sevgilerr..


Bolâhenkli :

Bir gün bu yazına baktığında belki gerçekten gülümseyeceksin. Yaşadığımız iyi kötü her şeye iyi bir tecrübe diye bakamazsak o zaman durum daha da çekilmez bir hâl almayacak mı?
Kardeşininde doğum gününü kutluyorum. Nice yaşlara :)


Kalem :

Hepimizin hayatında dönem dönem gelgitler olmakta mutsuzlugun dibini vurdugum anlar oldu ama üzerine sünger çektim yenilmek yok yeniden ayaga kalakacagım dedim ayne sende sil kafandan herşeyi yeniden bakma akana kendin için ayakta kal inadına gülümse yazmaya devam ben okuyacagım söz


hayeldamlası :

İnstagram hesabını kapattın mı onun için ulaşamıyorum. Ama bloguna bunu yapma sık güncelleyemesen de ben de uzunca bir süredir öyleydim kapatmadım ve bu aralar öyle iyi geldi ki. Bir sürü yeni blogger tanıdım.
Sen içini ferah tut , herkes etkileniyor süreçten. Ne kadar az zararla atlatırsak bu anları ilerde daha güçlü olacağız inşaallah sen buna inan :)


Ertuğrul Yıldırım :

Evet umutsuz oolmamak gerekr,bunlarda gelip geçecek inşaallah..sabaton da iyimiş..😊

 

deeptone :

hımmmmm kendine yüklenmişsin biraz herhalde. gayet güzel yazıyorsun. blogu kapatmazsın sen yaa. kapatmaaa :) keyifsiz olmuş gibi son günler, evde oturmanın da sıkıntısı, hepimiz sıkıntılıyız zaten ve herkes karamsar, yaniiii sadece sen değilsin keyifsiz tamam mııı, burda anlattıkların arasında bana en önemli gelen, okul, kpss iş filan oldu. ülkemizde istediği bölümde okuyan yok ki. ailesinin zoruyla edebiyat değil de biyoloji okuyan veya ne olursa olsun üniversiteye girmek için rastgele tercihler yapan veya panikten yanlış tercihler yapanlar, istemesen okula gidenler, yaniiii bizim ülkenin durumu bu, avrupa böyle değil tabii :) sevmediğin meslek olsa da zaten okulda bişi öğrenilmiyo bizde, belki çalışırken seversin, veya başka bölümde yüksek yap, veya baştan başka bölümde oku, sevdiğin bölümde oku yani, günümüzde severek okusan da biraz işsizlik var, bugünler zor günler bizde ama geçecek tabii, yapabiliyorsan yurtdışında yüksek dene, veya kpss çalış işe gir sonra yine okuyabilirsin ki, veya bölümün ile ilgili bi yerde çalışma, başka iş kolları düşün, bir dolu kurslar var yani, iyice düşün ne istediğini kii. bak yine yazı olarak yazabilirsin ki bunları sonra, yine fikir veririz yani, iş kariyer eğitim, ilgi alanlarımdan yani. keyfin yerinde olsun hayat güzel ve hepsi geçer kiiii :) yine anlatırsın bu konuları madeeeem :)


Zeugma :

Olağan düşünceler, olağan endişeler, olağan hisler bunlar. Hepsi normal. Zor bir dönemden geçiyor çünkü. Pandeminin sona ermesiyle tek tek normale dönüşecek her şey. Velhasıl su akar yolunu bulur diyelim. Kardeşin de ne kadar küçükmüş öyle, şok oldum. Delikanlı zannediyordum çünkü:)) Az daha sabredeceğiz. Ok?


YILDIZ :

Belirsizlik insanı yoran bir duygu. Bir şeyler netleşene kadar, nereye alt olduğunumuzu tam olarak keşfeden kadar denemekten vazgeçmemek gerek tıpkı senin de yapmaya çalıştığın gibi. Kardeşine nice mutlu yıllar dilerim. Sevgiler selamlar 😊🤚


Beyaz Yakalı :

Zor bir dönemde, hepimizin başına zaman zaman gelenleri yaşıyorsun. Bazen yapmak istediklerinle yaptıkların arasındaki uyum daha çok rahatsız eder. Oysa tüm yaşamımızda hiç bir zaman yapmak istediklerimizin hepsini yapamayız, ama bazı zamanlarda bu daha çok rahatsız eder. Salgının yarattığı belirsizlik,yaşadıklarımızı çok daha zor katlanır hale getrdi, elbette bitecek. Her kriz bir fırsattır aslında. Şu anki kriz her birimize farklı fırsatlar sunacak, yeterki farkında olalım. Sağlıkla kal.


Müzeyyen Hanım :

Zaman zaman herkes karmsarlığa kapılabilir ama geçici olduğunu unutma. Hem hatırla bundan öncede üniversite sınavları vardı.Ve kazandın. Yine başaracaksın:) Oscar Wilde nin bir sözü geldi aklıma "başkasının bana yaptığındansa benim bana yaptığım daha mühim" diye. Biz kendini iyi hissetmen için bişeyler yazabiliriz ama motivasyonunu sağlamak aslında senin elinde.Galiba dışarı çıkamadığımız için bu akıntıya daha kolay kapılıyoruz. Derler ya gökyüzüne bakmak ferahlatır. Ben bakıyorum,iyi geliyor.O eşsiz genişliğiyle insanın kalbine ferahlık dolduruyor. Sevgi ve esenlikler diliyorum:)


Hayat'ıma Dair :

Yazdıklarınızın çoğu yaklaşık 1 aya kadar hissettiğim duygulara çok yakın . İstemediğin bir bölüm okumak ve ne yapacağını bilememek konusu da. İstemediğim bir bölüm de 4 yıl boyunca okudum ve her insanın sevdiği mesleği yapması gerektiğine inanan bir insan olarak ne yapabilirim dedim yeni bölüm okuma biraz zor olacaktı bende yüksek lisans yapmaya karar verdim. Akademsiyenlik sevecegim bir meslekti. Sizde yeni bir bölüm okumaktansa bulunduğunuz durumu bu şekilde fırsata cevirebilirsiniz :) karamsarlık konusunda da zaman zaman herkes yaşıyor bu durumları ama şunu unutmayın zaman okadar hızlı akıp geçiyor ki belli bi zaman sonra açıp blog yazınızı okuduğunuz zaman bu yazdıklarıniza tebessüm edeceksiniz sadece . Mutlu, huzurlu , sağlıklı güzel Günlerimiz olsun :) kaleminize sağlık

 


 

2 yorum:

  1. Yorumumu gördüm :) Bundan birkaç dakika önce yazdığım yorumu iyi ki kısa tutmuşum; yoksa o içten dilekle özetlemesem böyle bir şey yazardım muhtemelen yine :) Eski blogunun başlığı neydi? Neşeli sevgilerle, umutla :)

    YanıtlaSil